8 Nisan 2017 Cumartesi

Türk Destanlarında "Rüya Motifi"

Eski Türk mitolojisi ve inanışları etkisindeki Türk destanları ile İslamiyet’ten sonra Türk destanlarında görünen rüya algısı bazı yönlerden farklılıklar içermektedir.

İslamiyet’ten önceki Türk destanlarında görünen rüyalar, Türk kültürü açısından önemli kabul edilen simgeler olan “kurt, ağaç, ok, yıldız, yada taşı vb.” unsurlar üzerine kurulmuştur. Bu simgelerin
kapalılık özelliklerinden dolayı rüyada görülmeleri halinde bu rüyaları yorumlayacak birilerine ihtiyaç vardır. Eğer rüyada müjde verecek bir olay ortaya çıkmışsa bu durum bir toy eşliğinde anlatılır ve yorumcudan yorumlaması istenir. 

Bu tür rüyalara örnek olarak, Manas’ın öldükten sonra onun tekrar dirildiğini rüyasında gören hatununun gördüğü rüya verilebilir. Destanda Manas’ın hatunu Kanıkey bu rüyayı şu şekilde anlatmaktadır: “Çok karanlık geceydi birden parlak ay çıktı, çok karanlık bir gündü birden bir güneş çıktı, bir kavak büyüyerek ta göklere deg çıktı, birini sen eğmiştin kavağın dallarından, annesi tutmuştu birini kollarından, göğe çıkmış idiniz dallara tutunarak, sonra da kayboldunuz bulutlara dalarak. Benim efendim Manas toprak oldu mu dersin? Tanrı ona can verip hayat buldu mu? dersin."

Rüyalar destan kahramanlarının hareket tarzlarının tayinine ve gelecekteki olaylardan haberdar olmalarına yaraması bakımından destanlarda önemli bir yer tutar.

Maaday Kara Destanı’nda da, Kögüdey Mergen dinlenmek için uykuya daldığında bir rüya görür. Rüyasında Erlik Bey’in kızı elçi olarak gelerek, babası Erlik’in kendisini yeraltına çağırdığını söyler. Feryat edip bağırarak uyanan Kögüdey-Mergen, karşısında zehirli bir ok atmaya hazır halde Erlik’in kızını görür. Bu karşılaşma sonrasında kögüdey Mergen, Kara Taacı’yı öldürür. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Boynuzlu Maral Ana Efsanesi

Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi adlı romanda Mümin Dede’nin torununa anlattığı Boynuzlu Maral Ana efsanesi Kırgızların Buğu Boyunun beyaz re...