6 Nisan 2017 Perşembe

Türklerde "Saçı" Geleneği

Moğollarda ‘’saçu’’ şeklinde söylenen Türkçe kökenli bu kelime, Azerbaycan ve Türkmen Türkçesinde “sepmek”, Başkurt Türkçesinde “sasiv”; Kazak Türkçesinde “şaşuv”, Kırgız ve Tatar Türkçesinde “çaçû”, Özbek Türkçesinde “saçmak”, Uygur Türkçesinde “çamçak” şeklinde Türk topluluklarının kullandığı ortak bir terimdir.

Eski Türklerde, Tanrı ile ata ruhlarını memnun etmek amacıyla
kurbanlar kesilip saçı saçılırdı. Bazen de bir takım tabiat olayları karşısında saçı saçma ihtiyacı duyulurdu.

“Tuva Türkleri yıldırım ve şimşek çaktığında saçı saçarlar. Çin kaynaklarının Uygurlar hakkında verdikleri bilgilere göre, onlar yıldırım düşmesinden hoşlanırlardı. Gök gürledikçe bağırıp, çağırırlar ve göğe ok atarlardı. Bir yıl sonra yıldırım düşen yerde toplanıp bir koyun keserek oraya gömerlerdi.”

Saçılan nesneler, topluluğun değişik zamanlarda ürettiği ve kendileri için önemli olan ürünlerdir. Bunlar avcılık devrinde avın kanı, yağı ve eti; çobanlık devrinde süt, kımız ve hayvanların yağı; çiftçilik devrinde darı, buğday, meyveler ve altın, para, mücevher gibi kıymetli şeylerdir. (1)

Müslüman Türklerde saçı geleneğiyle ilgili ilk uygulamalar, Karahanlı ve Oğuz Türklerinde görülmektedir. Selçuklulardaki saçı geleneğine benzeyen bir uygulama Karahanlı Türklerinde de görülmektedir. Karahanlılar, ‘’gelin indirme’’ törenlerinde -bugün de birçok yerde yapıldığı gibi- gelinin attan inip eve gidişi esnasında başına para ve değişik hububat saçarlardı. (2)
...............
> (1) Orhan Kurtoğlu, Klasik Türk Şiirinde Saçı Geleneği, Milli Folklor, 2009, Yıl: 21, Sayı: 81, s. 89-90
> (2) Recep Yaşa, Selçuklularda Saçı Geleneği, Türk Dünyası Tarih Dergisi, 2003, s. 41

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Boynuzlu Maral Ana Efsanesi

Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi adlı romanda Mümin Dede’nin torununa anlattığı Boynuzlu Maral Ana efsanesi Kırgızların Buğu Boyunun beyaz re...