ve yuvanın koruyucu ruhu olan Umay ve Ayısıt’ın vazifesini üstlenmektedir.
Leylek, kuğu ve turna gibi “uzun bacaklılar” (ciconiiformes) kategorisine giren kuşlara, sadece Anadolu coğrafyasında değil, Türklerin yaşadığı diğer coğrafyalarda da kutsallık atfedilmiştir.
Tek ayağı üzerinde duran kuş, dişi-kadın soylu bir sıfata
sahiptir. O, aynı zamanda ongunluk özelliğini de taşımaktadır. Örneğin, Başkurtların “Ösirgen” kabilesinin ongunu geçmişte turna olmuştur. Yani bu tür kuş sureti, bazıları için “ana”, bazıları için “kadın eş”, bazıları içinse “kız” işlevini yerine getirmiştir. En önemlisi de o, belli bir grubun “anası” ya da “lideri” ve “öğretmeni” olarak tasvir edilmiştir.
Uzun bacaklılar kategorisine giren leylek, turna ile birlikte dişi ruh, doğurucu ananın sembolü olduğu anlaşılmaktadır. Hayat ağacı (âlem ağacı) ve leylek arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Türk mitolojisinin ağaçtan doğan çocuklarıyla leyleğin getirdiği çocuklar, aynı algılamanın ürünleridirler. Leyleğin, evin kutsal yeri olan ocağın üzerine, bacaya yuva yapması da mitik kutsiyet manzarasını tamamlamaktadır.
Umay ile leylek arasındaki bir başka bağ renk itibariye kurulabilir. Tanrı mekânına aitlik ve kut ifade eden ak renk, ak saçlı Umay’dan ak tüylü leyleğe dönüşerek sembolize edilmiştir. Yine aynı familyadan olan kuğuların da kutsallık arz etmesi leylek ile benzer özellikler taşımasından kaynaklanmaktadır.
Rusça’da leylek karşılığında kullanılan “aist”in, Türkçe ”Ayısıt”tan türemiş olması, leylek-Umay-Ayısıt ortak kökeninin bir başka
delilidir.
....................
> Pervin Ergun'un "Bebekleri Dünyaya Leyleklerin Getirdiğine Dair İnancın Türk Mitolojisindeki Kökleri Üzerine" adlı makalesinden alıntıdır. # bkzhttps://www.facebook.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder